Menu
ANA SAYFA
FACEBOOK
HAC PROGRAMLARI
UMRE PROGRAMLARI
2024-2025 UMRE PROGRAMLARI
2025 RAMAZAN UMRE PROGRAMI
İNSTAGRAM
YOUTUBE
BİLGİLER
FOTO GALERİ
2017-2018 OTELİMİZ
Arşiv Fotoğrafları
2017 HACCIMIZDAN KARELER
26 ŞUBAT 2015 UMRECİLERİMİZ
01 ŞUBAT 2015 UMRECİ RESİMLERİ
24 OCAK 2015 UMRECİLERİ
17 OCAK 2015 UMRE FOTOGRAFLARI
07 OCAK 2015 UMRECİLERİMİZ
13 ARALIK 2015 UMRECİLERİMİZ
2013 RAMAZAN UMRESİ RESİMLERİ
2013 Fotoğrafları
BELGELERIMIZ
HAKKIMIZDA
İLETİŞİM
video
ANA SAYFA
FACEBOOK
HAC PROGRAMLARI
UMRE PROGRAMLARI
2024-2025 UMRE PROGRAMLARI
2025 RAMAZAN UMRE PROGRAMI
İNSTAGRAM
YOUTUBE
BİLGİLER
FOTO GALERİ
2017-2018 OTELİMİZ
Arşiv Fotoğrafları
2017 HACCIMIZDAN KARELER
26 ŞUBAT 2015 UMRECİLERİMİZ
01 ŞUBAT 2015 UMRECİ RESİMLERİ
24 OCAK 2015 UMRECİLERİ
17 OCAK 2015 UMRE FOTOGRAFLARI
07 OCAK 2015 UMRECİLERİMİZ
13 ARALIK 2015 UMRECİLERİMİZ
2013 RAMAZAN UMRESİ RESİMLERİ
2013 Fotoğrafları
BELGELERIMIZ
HAKKIMIZDA
İLETİŞİM
video
Duyurular
Bay Bayan Valizlerimiz
Güvenç Turizm´e Teşekkür
Konya Bölgesinde, 2011, 2012, 2013´de Türk Hava Yolları ile en çok Hac ve Umre yolcusu taşıyan firmamıza, THY tarafından teşekkür plaketleri verilmiştir.
TÜRK HAVA YOLLARI İLE AKTARMASIZ..
HAC Rehberi
1: HAC NEDİR
Hac, İslâm’ın beş esasından birisidir. Hem malî ve hem de bedenî bir ibadettir. Hac, kelime olarak, “yönelmek, kasdetmek, bir kimseyi ya da bir yeri çokça ziyaret etmek” anlamlarına gelir. Dini bir terim olarak hac, “Belirli bir zamanda usulüne uygun olarak ihrama girdikten sonra Arafat’ta vakfe yapmak, Kâbe’yi tavaf ederek ziyaret etmek ve diğer bazı dini görevleri yerine getirmek” suretiyle yapılan ibadeti ifade eder. Bu ibadeti yerine getirene hacı denir.
Hac, hicretin IX. yılında farz kılınmıştır. Haccın farz olduğu hükmü, Kur’an ve Sünnette bildirilmiştir. Bu konuda tüm Müslümanlar görüş birliği içerisindedirler. Kur’an-ı Kerîm’de, “Gitmeye gücü yetenlerin Kâbe’yi haccetmeleri insanlar üzerinde Allah’ın bir hakkıdır.” buyrulmuştur
Hz. Peygamber de, “İslâm beş temel esas üzerine kurulmuştur. Bunlar, Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın peygamberi olduğuna şahadet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, Kâbe’yi haccetmek ve Ramazan orucunu tutmaktır.” buyurmaktadır.Hac, bilindiği şekliyle Hz. İbrahim’e kadar uzanan bir ibadettir. Kur’an ve hadisler bize, Hz. İbrahim’in haccından, insanları hacca çağırmasından bahsetmekte, (Hac 22/27–28) Kâbe’nin ve hac menasikinin tarihçesine işaret etmektedir.
2: HAC KİMLERE FARZDIR
Erkek olsun, kadın olsun şartlarını taşıyan her Müslüman’a, ömründe bir defa haccetmek farzdır. üzerine hac farz olan kimse, bu ibadeti geciktirmeden bir an önce yerine getirmelidir. üzerine farz olduğu halde bir takım gerekçelerle bu önemli ibadeti yerine getirmeyip ileri yaşlara ertelemek dinen uygun değildir. Bu şekilde haccını erteleyip daha sonra bizzat hac yapamayacak duruma düşen kimse, yerine bedel (vekil) göndermek zorunda kalır. Bir kimsenin hac ibadetiyle yükümlü sayılması için; Müslüman, akıllı, erginlik çağına ulaşmış, hür, hac için yeterli malî imkâna sahip ve bu ibadeti yerine getirecek vakte erişmiş olması şarttır. Bu şartlardan birini taşımayan kimseye hac farz olmaz. Kendisine hac farz olan kimsenin, haccını bizzat eda etmekle yükümlü sayılması için de, sağlıklı olması, tutukluluk veya yurtdışına çıkma yasağı gibi bir engelinin bulunmaması ve yolun güvenli olması şarttır. Ayrıca boşanma veya ölüm iddeti beklemekte olan kadının, beklemesi gereken süreyi tamamlamış olması lazımdır. Hac yolculuğuna katlanamayacak, ya da fiilen haccedemeyecek derecede hasta olanlar ile yaşlılar, tutuklular, yurtdışına çıkışları yasaklanmış olanlar ve iddet beklemekte olan kadınlar, hac kendilerine farz olsa bile, eda ile yükümlü değildirler. Bu durumda olanlar şartları oluştuğu takdirde bizzat haccederler
3: HACCIN FAZİLETLERİ
Dünya ve ahiret hayatı açısından önemli bir dönüm noktası olan hac, samimi ve ihlâslı bir şekilde yerine getirildiği zaman, Müslüman'ı günahlarından arındırır, onun Allah katındaki derecesini yükseltir, cenneti kazanmasına vesile olur ve kişiyi ahlâken olgunlaştırır.
Dünya ve ahiret hayatı açısından önemli bir dönüm noktası olan hac, samimi ve ihlâslı bir şekilde yerine getirildiği zaman, Müslüman'ı günahlarından arındırır, onun Allah katındaki derecesini yükseltir, cenneti kazanmasına vesile olur ve kişiyi ahlâken olgunlaştırır.
Gücü yetenlerin farz olarak ömürlerinde bir defa yapacakları bu ibadetin fazileti gerçekten büyüktür. “Kim Allah için hacceder de kötü söz ve davranışlardan sakınır ve günahlara sapmazsa -kul hakları hariç - annesinin onu doğurduğu günkü gibi günahlardan arınmış olarak döner” hadisi şerifi, haccın ne derece faziletli bir ibadet olduğunu anlatmaya yeter.
Bununla birlikte haccın fazileti konusunda birkaç hadis-i şerif daha zikretmek yararlı olacaktır. Peygamber Efendimiz (S.A.S.) şöyle buyurmuştur: “Makbul haccın karşılığı Cennetten başka bir şey değildir. Umre de diğer bir umre ile arasındaki günahları siler.” Amellerin hangisi daha faziletlidir? şeklindeki bir soruya Peygamberimiz: “Allah ve Rasulüne iman” şeklinde cevap vermiş; sonra hangisi? diye sorulunca; “Allah yolunda cihad” buyurmuş, sonra hangisi? denince; “Makbul hac” diye cevap vermiştir. Hacceden kimselerin Allah katındaki değeri çok yüksektir. Bu sebeple Yüce Allah onların içtenlikle yapacakları duaları geri çevirmez. Peygamber Efendimiz; “Haccedenler ve umre yapanlar Allah’ın misafirleridir. Kendisine dua ederlerse, dualarını kabul eder, Bağışlanma dilerlerse onları bağışlar” buyurmaktadır. Konuyla ilgili bir diğer hadis-i şerif de şöyledir: “Hac ve umreyi art arda yapınız. çünkü bu ikisi, körüğün demir, altın ve gümüşün pasını giderdiği gibi fakirliği ve günahları yok eder.” Bir hadis-i şerifte de hac ve umre normalde gaza yoluyla yapılan cihada katılmayan yaşlılar, küçükler, güçsüzler ve kadınların cihadı olarak nitelendirilmiştir ki, bu da haccın ne derece faziletli bir ibadet olduğunu göstermektedir. Yüce Allah’ın kullarını en çok affettiği gün olan Arafe gününde saçı başı dağılmış, toza toprağa belenmiş bir vaziyette el açıp Allah’a yalvaran kullarını Cenab-ı Hak mutlaka affeder. önemli olan böylesine üstün bir ibadeti, gereği gibi yerine getirerek onun faziletinden yararlanmaktır.
4: HACCIN HİKMETLERİ
Allah’ın emrettiği her şeyde şüphesiz insanların dünya ve ahiret hayatı için pek çok hikmetler vardır. Bu şaşmaz gerçeğe göre haccın da pek çok hikmetleri bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şöyle sıralanabilir: Her insan yaratılışı gereği Yüce Allah’a karşı kulluğunu ortaya koymak ihtiyacındadır. Hac, kula, en belirgin bir şekilde Yüce Allah karşısında aczini ortaya koyma, kulluğunu ifade etme ve onun verdiği nimetlere şükretme imkânı veren bir ibadettir.
Çünkü hacı, mal, mülk, makam ve mevki gibi dünyevi unsurlardan sıyrılarak Allah’a yönelir. Sonsuz güç ve kudret sahibinin karşısında teslimiyetini ve bağlılığını ifade eder. Bu durum kendisine Allah’a kul olma zevkini tattırır. Hac; renk, dil, ırk, ülke, kültür, makam ve mevki farkı gözetmeksizin aynı amaç ve gayeleri taşıyan milyonlarca Müslüman’ı bir araya getirerek eşitlik ve kardeşliğin çok canlı bir tablosunu oluşturur.
Bu, lafta kalan kuru bir iddiadan ibaret değildir. Zenginiyle, fakiriyle, güçlüsüyle, güçsüzüyle bütün hacılar aynı kıyafetler içinde, aynı mahrumiyetleri yaşayarak, aynı güçlüklere katlanarak, aynı şartlarda hareket ederek fiili bir eşitlik ve kardeşlik eğitiminden geçerler. Trilyonlara hükmeden bir zenginle geçimini zor karşılayan bir fakire aynı kıyafet içinde Arafat’ta beraberce el açıp dua ettiren ve Kâbe’nin etrafında yan yana tavaf ettiren hac ibadeti, insanlara makam, mevki, mal mülkle böbürlenmemeyi, İslâm kardeşliği içinde tanışıp kaynaşmayı ve mahşeri unutmamayı öğretir.
İslâm Dininin doğup yayıldığı, vahyin indiği, Hz. Peygamber ve Ashabının bin bir güçlük ve sıkıntılar içinde mücadeleler verdiği ve Hz. Âdem’den beri bazı peygamberlerin uğrak yeri olmuş kutsal toprakları görmek, müminlerin dini duygularını güçlendirir, İslâm’a bağlılıklarını artırır. Dünyanın dört bir tarafından gelen, renkleri, dilleri, ülkeleri ve kültürleri farklı, fakat hedef ve gayeleri aynı binlerce Müslüman’ın birbirleriyle kaynaşması ve görüşmesi sağlanmış olur. Bu durum Müslümanların birbiriyle irtibat kurmalarına, birbirlerinin dertlerinden haberdar olmalarına ve hatta ticari bağlantılar kurmalarına imkân sağlar.
Hac ibadetiyle Müslüman, Yüce Allah’ın kendisine lütfettiği sağlık, yetenek, mal ve mülk gibi dünyevi nimetlerin şükrünü eda etmiş olur. Hac yapan Müslümanlar sabır, tahammül, sıkıntılara katlanma, güçlüklere göğüs gerebilme, büyük kalabalıklarla aynı anda hareket ederek aynı şeyleri yapabilme, yardımlaşma, dayanışma ve belli kurallara adapte olabilme... gibi ahlaki özelliklerini geliştirirler. Hac, Müslümanlarda ömür boyu silinmeyecek derin hatıralar bırakır. Bu hatıralar; müminin hacdan sonraki yaşamında istikametini kaybetmemesine hizmet eder.
Hac, müminin hayatında adeta bir dönüm noktası oluşturur. Arafat gibi mahşerin örneğini oluşturan bir yerde Allah’a el açıp yalvaran ve günahlarından sıyrılan bir Müslüman bir daha kolay kolay eski işlediği günahlara dönmek istemez. Bu yönüyle hac, günahkâr Müslümanlar için bir arındırma ve iyileştirme işlemi görür. Hac sayesinde Müslümanlar arasında güzel etkileşimler meydana gelir.
Müminler birbirlerinden güzel hasletler alırlar. Fikirlerinde müspet anlamda önemli değişmeler olur. İnsanları birbirinden uzaklaştıran ırkçılık gibi olumsuz düşüncelerin törpülenmesi sağlanır. Kısaca haccın, başka ibadetlerde olmayan kendine özgü pek çok hikmetleri, ahlâkî, sosyal, ekonomik ve psikolojik yararları vardır. Yukarıda yalnızca bunlardan bazıları zikredilebilmiştir.
5: HACCA HAZIRLIK
Farz olarak ömürde bir defa yerine getirilmekte olan hac, günahlardan arınmak için önemli bir fırsattır. Bu fırsattan gereği gibi yararlanmak için hacca ruhen ve bedenen çok iyi hazırlanmak gerekir. Ruhi hazırlıkların başında ihlâslı olmak gelir. çünkü ihlâs amellerin özüdür. Allah’ın rızası ihlâs ile kazanılır. İhlâssız olarak yapılacak bir hac, her ne kadar kişiyi hac yükümlülüğünden kurtarsa da, kendisinden beklenen yararları sağlayamaz.
Hz Peygamber; “Şüphesiz, Allah sadece kendisi için ve sırf kendisinin rızası gözetilerek yapılan amelleri kabul eder.” buyurmaktadır. Bu sebeple hacca gitmeye karar veren Müslüman, kesinlikle gösterişten, hac ibadeti vasıtasıyla bir takım kimselerin yanında itibar kazanma ya da övülme gibi kaygılardan uzak kalmalıdır. Bütün varlığı ile Allah’ın rızasını kazanmaya yönelmelidir. Hacı adayı, yaşantısındaki İslâm’a aykırı unsurlardan kurtulmaya ve bunlara hayatında asla yer vermemeye içtenlikle azmetmelidir. çünkü insanı, annesinden doğduğu günkü gibi günahlardan arındıra bir ibadetle haramlardan sıyrılamayan bir Müslüman’ın başka türlü bunlardan kurtulması çok zordur. Bu itibarla hacı adayı, yaşamına çeki düzen vermeli, İslâm’a aykırı unsurlardan arınma gayreti içine girmelidir. Böyle bir gayret içine girene Allah mutlaka yardım edecektir.
Hacı adayı, yola çıkmadan önce akraba, komşu, eş ve dostlarını ziyaret etmelidir. üzerinde hakkı olanlar varsa mutlaka onların haklarını ödemeli, küs olanlarla barışmalıdır. Kısaca kutsal topraklarda düşüncesini olumsuz yönde meşgul ve iç dünyasını rahatsız edecek durumlardan sıyrılmalıdır. Hac yapmaya karar veren Müslüman, bir taraftan böyle iç dünyasında hacca hazırlanırken diğer taraftan, bu önemli ibadeti eksiksiz yapabilmek için hacla ilgili gerekli bilgileri öğrenmeye gayret etmelidir. Müftülüklerce düzenlenen hac, sağlık ve yolculukla ilgili her türlü bilgilerin verildiği Hacı Adayları Eğitim Seminerlerine mutlaka katılmalıdır. Hacla ilgili olarak kendisine sunulan kitap, broşür ve benzeri yayınları dikkatle okumalıdır.
Kadem turizm tarafından verilmekte olan malzemelerin yanında, ihram, terlik, havlu ve iç çamaşır, gibi ihtiyaçları da temin etmelidir. Hac süresi boyunca yeme içme ihtiyaçlarını karşılamak üzere yeteri kadar döviz satın almalıdır. İlerde mağdur olmamak için dövizlerin sahte olup olmadığının kontrollerini mutlaka yaptırmalıdır. Bazı hacı adayları gereksiz yere fazla miktarda ve çoğu zaman iklim şartlarına dayanamayacak ve çabuk bozulacak gıda maddeleri götürmektedir. Bu da, gümrük kontrollerinde ve intikallerde sıkıntılara neden olmaktadır. Esasen böyle bir şeye hiç gerek yoktur. çünkü Mekke ve Medine’de istenilen her türlü gıda ve ihtiyaç maddesi bulunmaktadır. Buradan gıda maddesi satın alıp götürmektense, parasını götürüp orada satın almak daha uygun olur. Zira paranın taşınması daha kolaydır.
6: HAC YOLCULUĞU
Bilindiği gibi hac yolculuğu hava yoluyla yapılmaktadır. Uçuş programları, hacılarımızın bir kısmı önce Medine, bir kısmı da Mekke’ye gidecek şekilde planlanır. Uçuşlar ülkemizin çeşitli noktalarından gerçekleştirilir. Hacılarımızı taşıyan uçaklar çoğunlukla Cidde Havalimanına iner. Medine Havalimanına inen uçaklar da vardır. Ancak bunlar az sayıda ve Suudi Hava Yollarına ait uçaklardır. Hac yolculuğu uzun ve kendine özgü zorlukları olan bir yolculuktur.
Kadem turizm aracılığı ile hac farizasını yerine getirmek üzere Suudi Arabistan’a gidecek hacılarımızın bu yolculuklarını her çeşit çıkardan uzak, sağlık ve güvenlik şartları içinde yapmalarını sağlamak için, her türlü tedbirler alınmaktadır. Ancak seyahat esnasında sıkıntılarla karşılaşmamaları için hacı adaylarımızın dikkat etmesi gereken hususlar vardır. Her hacı adayının bunlara uyması önem arz etmektedir. Hacı adayının yolculuğa başlarken dikkate alması gereken hususlar şöyle sıralanabilir:
Hacı adayı, her şeyden önce hac yolculuğunun, ticari ya da turistik bir seyahat değil, bir ibadet yolculuğu olduğunu, bu yolda atılan her adımın, çekilen her sıkıntının, bir taraftan kendisine sevap kazandırırken diğer taraftan günahlarını eriteceğini hiçbir zaman aklından çıkarmamalıdır. Bütün varlığıyla bu kutsal yolculuğu en iyi şekilde değerlendirmeye yoğunlaşmalıdır. Kafileye katıldıktan sonra kafile başkanı ve din görevlilerinin talimat ve uyarıları doğrultusunda hareket edilmelidir. Kafilenin düzen ve disiplini için bu çok önemlidir.
Hacılarımızın, doğru olarak doldurulmuş olan sağlık künyesi ile Hacı Kimlik Kartı boyuna takılı olmalıdır. Bunların hac sezonu boyunca da devamlı olarak takılı kalması gerekmektedir. Sürekli ilaç kullananlar, beraberlerinde götürmek zorunda oldukları ilaçlar için rapor almalı ve bu rapor yanlarında bulunmalıdır. Menenjit aşısı yapıldığına dair aşı kartlarının da yine hacı adayının üzerinde olması gerekir. Kendisine özgü, dikkat edilmesi gereken bir durumu olanlar, bunu kafile görevlilerine çekinmeden söylemelidirler. Hatta bu konuda yakın arkadaşlarını da bilgilendirmelidirler. Eşyaların üzerine kime ait olduğunu gösteren etiket yapıştırılmalıdır.
Eşyalar otobüse verilirken ya da otobüsten indirilirken herkes kendisine ait olan eşyayı vermeli veya indirmelidir. Ayrıca eşyaların otobüse verilip verilmediğine dikkat edilmelidir. Havalimanlarında görevli Başkanlık personelinin uyarı ve talimatları dikkate alınmalıdır. Bagajlar bizzat sahipleri tarafından ilgililere teslim edilmeli ve alınacak bagaj fişleri korunmalıdır. İçinde ne olduğu bilinmeyen başkasına ait bir eşya Suudi Arabistan’a götürülmek üzere kabul edilmemelidir. Uçağa binerken, Cidde ya da Medine Havalimanlarında giriş işlemleri yapılırken pasaportun hacı adayının elinde olması gerekir. Bu durumda hacı adayı pasaportunu itina ile muhafaza etmeli, onu istendiğinde kolayca çıkarabilmesi için kendisine verilen pasaport çantasına koymalıdır. Aynı durum ülkeye dönerken de söz konusudur.
Gümrük kontrollerinde, başkalarına ait eşyalar sahiplenilmemelidir. Kısaca, bir ibadet seyahati olan hac yolculuğunun kendine has sıkıntıları vardır. Bu itibarla sabırlı olmalı, kalp kırmamaya, kimseyi incitmemeye çalışmalı, vicdanını rahatsız edecek tavır ve hareketlerden uzak durmalıdır. Her an bir grup ve kafile içinde olduğunu unutmayarak beşeri münasebet, adap ve görgü kurallarına riayet etmelidir.
7: YOLCLUKTA NAMAZ
Asli vatanından, dinen sefer sayılacak uzaklıkta bir yere gitmek üzere yola çıkan bir kimse yolculuk esnasında dört rek’atlı farzları ikişer rek’at olarak kılar. Gittiği yerde 15 günden az kalacaksa aynı şekilde dört rek’atlı farzları ikişer rek’at olarak kılar. Gittiği yerde 15 gün veya daha fazla kalmaya karar verirse, namazlarını tam kılar.
Buna göre, Arafat’a çıkmadan önce Mekke’de kesintisiz en az 15 gün veya daha fazla kalanlar, mukim sayıldıklarından, gerek Arafat’a çıkmadan önce Mekke’de, gerek Arafat, Mina ve Müzdelife’de ve gerekse Arafat dönüşü Mekke’de kaldıkları süre içinde namazlarını tam olarak kılarlar. Arafat’a çıkmadan önce Mekke’de 15 günden az kalanlar, misafir sayıldıklarından gerek Arafat’a çıkmadan önce Mekke’de, gerek Arafat, Müzdelife ve Mina’da namazlarını seferi olarak kılarlar. Arafat’tan döndükten sonra Mekke’de 15 gün veya daha fazla kalacak olanlar ise bu süre zarfında namazlarını tam olarak kılarlar. Uygulamada Medine ziyareti 15 günden az olduğundan Medine’de namazlar seferî olarak kılınır. Sefer î olup da oralarda mukim olan imamlara uyarak namazlarını kılanlar, imamla birlikte namazlarını tam olarak kılarlar.
8: HACCIN EDA ŞEKİLLERİ
Hac, hac ayları denilen zaman dilimi içinde yapılan bir ibadettir. Hac ayları Hicrî takvime göre Şevval ve Zilkade ayları ile Zilhicce ayının ilk on günüdür. Hac, bu aylar içinde umresiz de yapılabilir, umre ile birlikte de yapılabilir. Haccın umresiz ya da umre ile birlikte yapılmasına haccın eda şekilleri denir.
Haccın eda şekli üçtür:
1. İfrad haccı,
2. Temettu haccı,
3. Kıran haccı.
8.1: İFRAD HACCI
İfrad haccı, umresiz yapılan hacdır. Aynı yılın hac ayları içinde, hacdan önce umre yapmaksızın hac niyetiyle ihrama girilir ve yalnızca hac yapılırsa ifrad haccı yapılmış olur. İfrad haccı yapacak olan kimse, Mikat sınırında veya daha önce ihrama girerken “Allah’ım! Senin rızan için hac yapmak istiyorum. Bunu kolaylaştır ve kabul eyle” diyerek yalnız hacca niyet eder ve telbiye getirir. Bu şekilde hac için ihrama girdikten sonra, artık bayramın birinci günü tıraş oluncaya kadar ihramdan çıkamaz.
İfrad haccı yapan kimsenin Mekke’ye varınca yapacağı ilk tavaf, Kudüm Tavafıdır. Bunun için “Allah’ım! Senin rızan için “Kudüm Tavafı” yapmak istiyorum. Bunu kolaylaştır ve kabul eyle” diye niyet eder. Tıpkı “Tavafın yapılışı” konusunda anlatıldığı şekilde Kudüm tavafını yapar.
İfrad haccına niyet edenler, hac ihramına girmiş olduklarından dilerlerse, haccın sayını Kudüm tavafının ardından yapabilirler. Bu takdirde Kudüm tavafını yaparken “Iztıba” ve “Remel”(35) yaparlar. Bunlar, artık “Ziyaret tavafı”ndan sonra sa’y yapmazlar.
İfrad haccı yapanların Hac kurbanı (Şükür hedyi) kesmeleri gerekmez. Ancak arzu ederlerse sırf sevabını elde etmek için nafile olarak kesebilirler.
8.2: TEMETTÜ HACCI
Temettu haccı, aynı yılın hac ayları içinde önce umre yapıp ihramdan çıktıktan sonra yeniden hac için ihrama girerek yapılan hacdır. Temettu haccı yapacak olanlar, mikat sınırında veya daha önce umreye niyet ederek ihrama girerler. Umre yaptıktan sonra ihramdan çıkarlar. Daha sonra zamanı gelince hac için ihrama girerler. Haclarını eda ettikten sonra ihramdan çıkarlar.
8.3: KIRAN HACCI
Kıran haccı, aynı yılın hac ayları içinde umre ve hacca birlikte niyet ederek ikisini aynı ihramla yapmaktır. Kıran haccı yapacak olanlar mikat sınırında veya daha önce umre ve haccın her ikisine birden niyet ederek ihrama girerler. Umre yaptıktan sonra ihramdan çıkmazlar, aynı ihramla haccı da eda eder, sonra ihramdan çıkarlar. Kıran ve temettu haccı yapanların şükür kurbanı kesmeleri vaciptir. İfrad haccı yapanların şükür kurbanı kesmesi gerekmez
Kıran haccının, aynı yılın hac aylarında Umre ve Hacca birlikte niyet ederek ikisini aynı ihramla yapmak olduğunu belirtmiştik. Kıran haccı yapacak olan kimse, Mikat sınırında ya da daha önce ihrama girerken “Allah’ım! Senin rızan için umre ve hac yapmak istiyorum. Bunları kolaylaştır ve kabul eyle” diyerek, umre ve hacca birlikte niyet eder ve telbiye getirir. Bu şekilde niyet edip ihrama girdikten sonra bayramın birinci günü tıraş oluncaya kadar ihramdan çıkamaz.
Kıran haccı yapan kimsenin Mekke’ye varınca yapacağı ilk tavaf umre tavafıdır. Bunun için, “Allah’ım! Senin rızan için umre tavafı yapmak istiyorum. Bunu kolaylaştır ve kabul eyle.” diye niyet eder. Tıpkı “Tavafın yapılışı” konusunda anlatıldığı gibi umre tavafını yapar. Bu tavaftan sonra umrenin sa’yı yapılacağından tavafta “Iztıba” ve “Remel” yapılır. Tavaftan sonra sa’y bahsinde anlatıldığı şekilde umrenin sa’yi yapılır.
Sa’ydan sonra tıraş olunmaz. Belirtildiği gibi, bayramın birinci gününden tıraş oluncaya kadar ihramda kalmaya devam edilir. Kıran haccına niyet eden kimsenin, umresini tamamladıktan sonra Kudüm tavafı yapması sünnettir. Kudüm tavafından sonra isterse haccın sayını yapabilir. Bu takdirde artık Ziyaret tavafından sonra sa’y yapmaz. Sa’yi, Kudüm tavafından sonra yapacaksa, tavafta ıztıba ve remel yapar.
Bundan sonra Arafat’a çıkıncaya kadar bol bol nafile tavaf ve ibadetle meşgul olur. Beş vakit namazını Harem-i Şerif’te kılmaya özen gösterir.
Kıran haccı yapanların da, Temettu haccı yapanlar gibi, hac kurbanı (şükür hedyi) kesmeleri vaciptir.
9: İHRAM NEDİR İHRAMA NASIL GİRİLİR
Haccın şartlarından biri olarak ihram, hac ya da umre yapmaya niyet eden kişinin, başka zamanlarda işlemesi mübah olan bazı fiil ve davranışları, belirli bir süre kendisine haram kılması, yasaklamasıdır. Buna “ihrama girme” de denir. İhrama girmiş olmanın gereklerinden biri olarak bürünülen havlu ve benzeri türden dikişsiz kıyafete de halk arasında ihram denmektedir. Ancak “ihram” bu değildir. Usulüne göre ihrama girilmediği sürece söz konusu bu örtülere bürünmekle ihrama girilmiş olunmaz. İhrama, “Niyet” ve “Telbiye” ile girilir. “Niyet” ve “Telbiye” ihramın rükünleridir. Bunlar olmadan ihrama girme gerçekleşmez.
a- Niyet “Niyet”, yapılacak haccın şeklini kalben belirlemektir. Ayrıca lisanen söylenmesi müstehaptır. Burada temettu haccının yapılışı esas alındığına göre niyet umre için yapılacaktır. Şöyle niyet edilir: “Allah’ım HAC yapmak istiyorum. Bunu kolaylaştır ve kabul eyle”
b- Telbiye (Lebbeyk Allahümme lebbeyk, lebbeyke lâ şerike leke lebbeyk, innel hamde ve’nni’mete leke ve’l mülk lâ şerike lek) demektir. “Allah’ım! Davetine icabet ediyorum. Emrine boyun eğiyorum. Bütün varlığımla sana teslim oldum. Senin hiçbir ortağın yoktur. Tekrar tekrar davetine icabet ediyorum. Şüphesiz hamd sana mahsustur. Nimet senindir mülk de senin... Senin hiçbir ortağın yoktur.” Böylece niyet edilip telbiye söylenince ihrama girilmiş olur. Ancak ihrama girmeden önce, sünnet ya da müstehap olarak yapılması gereken hususlar vardır. İhrama girerken bunlara da riayet edilmelidir.
Buna göre: İhrama girmek isteyen kimse, ön hazırlık olarak tırnaklarını keser. Gerekiyorsa koltuk altı ve kasık kıllarını temizler, saç ve sakal tıraşı olup bıyıklarını düzeltir. Mümkünse gusleder. Bu gusül temizlik amacıyla yapıldığı için özel durumda olan bayanlar da guslederler. Gusül mümkün olmadığında abdest alır. Varsa güzel koku sürünür. Giymekte olduğu normal giysilerini ve iç çamaşırlarını (atlet ve kilotunu) çıkarıp, sadece “izar” ve “rida” denilen iki parça ihram örtüsüne sarınır. Başını açar, çoraplarını ve ayakkabılarını çıkarır. Terlik ve benzeri şeyler giyer. Bayanlar normal kıyafetlerini değiştirmezler. Bundan sonra, kerâhat vakti değilse iki rek’at “ihram namazı” kılar. Namazdan sonra yukarıda belirtildiği şekilde niyet eder. Arkasından da yüksek sesle telbiye söyler. Bayanlar telbiye söylerken seslerini yükseltmezler. Niyet ve telbiye’nin yapılmasıyla ihrama girilmiş ve “ihram yasakları” başlamış olur. İhrama giren kimseye, ihramlı olduğu sürece “muhrim” denir.
10: KADINLARIN İHRAMI
İhrama girme konusunda kadınlar da erkekler gibidir. Ancak kadınlar normal elbise ve kıyafetlerini değiştirmezler. çorap, ayakkabı ve eldiven giyebilirler. Başlarını örterler. Fakat yüzlerini açık bırakırlar.
Telbiye ve tekbir getirirken, dua ederken seslerini yükseltmezler. özel hallerinde bulunan kadınlar ihrama girerken şu hususu dikkate almalıdırlar: Şayet adetleri bitmeden Arafat’a çıkmak zorunda kalacaklarsa, ifrad haccına niyet etmelidirler.
11: İHRAMA NEREDE VE NE ZAMAN GİRİLİR.
Mekke çevresinde ihrama girmek için belirlenmiş noktalar vardır. Bunlardan her birine “mikat” denir. Mikat sınırlarının dışından hacca veya umreye gelenler bu sınırları ihramsız olarak geçemezler. Buna göre:
a. Doğrudan Mekke’ye gidecek olan hacı adayları, uçaklar Cidde’ye indiği ve Cidde de mikat sınırları içinde bulunduğundan, uçağın kalkacağı havalimanında veya evlerinde ihrama girerler. Gerektiğinde uçak mikat sınırını geçmeden uçak içinde de girilebilir. Ancak pratikteki zorluğu sebebiyle uçakta ihrama girme tercih edilmemelidir.
b. Hacdan önce Medine’ye gidecek olan hacı adayları, Medine’de kaldıkları evlerde veya Mekke yolu üzerinde Medine’ye 11 km. uzaklıkta bulunan “Zül-Huleyfe” (Ebyâr-i Ali)’ de ihrama girerler. Hac veya umre yapacak olanların mikat sınırını ihramsız olarak geçemeyeceklerini belirtmiştik. Mikat sınırını ihramsız olarak geçtikten sonra ihram giyenlere ceza gerekir. Bu durumda olanlar henüz hac ve umre ile ilgili görevlerden birini yapmadan, herhangi bir mikat sınırına dönerek yeniden ihrama girerlerse ceza düşer
İhrama, “hac ayları” içinde girilir. Hac ayları, Şevval ve Zilkade ayları ile Zilhicce ayının ilk on günüdür. Bu aylar, hac menasikinin başladığı ve devam ettiği aylardır. Bazı İslâm bilginleri mekruh olmakla birlikte hac ayları başlamadan önce de ihrama girilebileceğini söylemişlerdir. Ancak en uygunu ihrama hac ayları başladıktan sonra girmektir.
12: İHRAMLIYA YASAK OLAN ŞEYLER
İhrama giren kimse için bazı iş ve davranışlar yasaktır. Bunlara “ihram yasakları” denir. Bu yasaklar ihrama girildiği andan, yani niyet ve telbiye anından itibaren başlar, ihramdan çıkıncaya kadar devam eder. İhramlı kimsenin “ihram yasakları”na uyması vaciptir. Yasakları ihlal edenlere, yasağın çeşidine ve ihlal biçimine göre değişen cezalar gerekir.
İhramlı için yasak olan şeyler şunlardır: Cinsel ilişkiye girmek veya sevişmek, öpüşmek, oynaşmak… gibi cinsel ilişkiye götüren davranışlarda bulunmak. Şehevi duyguları tahrik edici şeyleri konuşmak. Tırnak kesmek, saç sakal tıraşı olmak, vücudun herhangi bir yerindeki kılları koparmak veya kesmek, saç sakal ve bıyıkları yağlamak, boyamak, saçlara briyantin veya jöle sürmek, kadınlar oje ve ruj kullanmak, vücuda veya ihram örtüsüne koku sürmek ve parfüm kullanmak. Elbise giymek, başı ve yüzü örtmek, eldiven, çorap, topuklu ayakkabı giymek. Kadınlar normal giysilerini çıkarmazlar. Ancak ihram süresince yüzlerini açık bulundururlar. Harem denilen bölgenin (Mekke ve çevresinin) bitkilerini kesmek, koparmak. (Harem bölgesinin bitkilerini kesmek, koparmak ihramsız olanlar için de yasaktır.)
Başkalarına zarar vermek, kavga etmek, sövmek, kötü söz ve davranışlarda bulunmak. İhramlı için şunlar yasak değildir: İhramlının yıkanması, kokusuz sabun kullanması, diş fırçalaması, diş çektirmesi, kırılan tırnağı ve zarar veren bir kılı koparması, kan aldırması, iğne yaptırması, yara üzerine sargı sardırması, kol saati, yüzük ve bilezik takması, kemer kullanması, omuza çanta asması, yüzü ve başı örtmeden üzerine battaniye, pike ve benzeri şeyler alması, palto ve benzeri giysileri giymeksizin omuza alması yasak değildir. İşte, usulüne göre ihrama giren hacı adayları, ihram yasaklarına riayet ederek, telbiye, tekbir, tehlil ve salâvat-ı şerife söyleyerek, Mekke’ye ulaşırlar. Harem bölgesine ulaştıklarından dolayı dua ederler. İsteyenler Dua kitabındaki Mekke’ye Girişte Okunabilecek duayı okuyabilirler. Evlere yerleşip dinlendikten sonra fazla vakit geçirmeden telbiye ve tekbir getirerek Harem-i Şerif’e giderler. Kâbe’yi görünce telbiyeyi kesip tehlil ve tekbirlerle dua ederler. Daha sonra “Umre tavafı”nı yaparlar.
14: TAVAF NEDİR NASIL YAPILIR
“Tavaf”, Hacer-i Esved köşesinden veya hizasından başlayarak tavaf niyetiyle Kâbe’nin etrafında yedi defa dönmektir. Şavt nedir? Her bir dönüşe “Şavt” denir. Yedi şavt bir tavaf olur.
Hacer-i Esved hizasına gelmeden: “Allah’ım! Senin rızan için Umre tavafı yapmak istiyorum. Bunu kolaylaştır ve kabul eyle” diye niyet edilir. Tavafa başlamadan önce erkekler “Iztıba” yaparlar.
Böylece Hacer-i Esved’in hizasına doğru gidilir. Bu esnada tekbir, tehlil getirilmesi ve dua edilmesi uygun olur. Hacer-i Esved’in hizasına varılınca eller, içleri Kâbe’ye doğru olacak şekilde namaza durur gibi omuz veya kulak hizasına kadar kaldırılıp “Bismillahi Allahu Ekber” denildikten sonra Hacer-i Esved “istilam” edilir. İstilam, elleri Hacer-i Esved’in üzerine koyup onu öpmek demektir. Ancak hac mevsiminde bu mümkün olmamaktadır. Bu sebeple Hacer-i Esved’e uzaktan elle işaret edilip sağ avucun içi öpülmekle yetinilir. Hacer-i Esved’i istilam etmek sünnettir. Başkalarına eziyet etmek ise haramdır. Sünneti yerine getireceğim diye insanlara eziyet vermekten ve böylece haram işlemekten şiddetle sakınılmalıdır.
Bundan sonra Kâbe sola alınarak tavafa başlanır. Tavafa başlarken ve her şavtın başında: “Allah, bütün eksikliklerden uzaktır. Hamd, Allah’a mahsustur. Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur. Allah en büyüktür. Bütün güç ve kuvvet şanı yüce ve azamet sahibi Allah’a aittir. Salât ve selam, efendimiz Muhammed aleyhi’s-selama olsun. Allah’ım! Sana iman ederek, Kitabını tasdik ederek, verdiğim sözü yerine getirerek ve Peygamberinin sünnetine uyarak bu ibadetimi yerine getiriyorum” diye dua edilmesi güzel olur. Tavafın, Hatim’in dışından yapılması gerekir. Tavafın ilk üç şavtında mümkün olduğu sürece erkekler “Remel” yaparlar.
Tavaf esnasında dua edilir, tekbir ve tehlil getirilir. Kur’an okunabilir. Tavafta telbiye getirilmez. En uygunu herkesin içinden geldiği gibi ihlâsla ve samimiyetle dua etmesidir. Mutlaka bir takım Arapça duaların okunması şart değildir. İsteyenler Dua kitabında yer alan tavaf dualarını okuyabilirler. Tavafın kesintisiz olarak yapılması sünnettir.
Bu sebeple tavaf sırasında farz namaz için kamet getirilmesi, abdestin bozulması, ya da tavafı kesmeyi gerektiren başka bir mazeretin ortaya çıkması gibi durumların dışında tavafa ara verilmemelidir. “Yemen” köşesine gelindiğinde, bu köşe de istilam edilir. Diğer köşeler istilam edilmez.
Yemen köşesi ile Hacer-i Esved köşesi arasında; “Rabbimiz! Bize dünyada iyilik ver. Ahirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru. İyilerle birlikte cennete koy. Ey mutlak güç sahibi! Ey günahları çok bağışlayan! Ey âlemlerin Rabbi! “ duasının okunması güzel olur. Hacer-i Esved köşesine ya da hizasına varılınca ilk şavt tamamlanmış olur. Beklemeden tekrar istilam yapılarak ikinci şavta devam edilir. Diğer şavtlar da aynı şekilde yapılır. Yedinci şavtın sonunda Hacer-i Esved tekrar istilam edilerek tavaf bitirilir. Sonra Harem-i Şerif’in uygun bir yerinde iki rekât tavaf namazı kılınır. Tavaf namazının, kerahat vakti değilse tavafın hemen peşinden kılınması daha iyidir.
Tavaf namazından sonra dua edilir ve zemzem içilir. İsteyenler dua kitabında yer alan tavaf namazı duasını okuyabilirler. Ancak herkesin kendi dilinde içinden geldiği gibi dua etmesi daha güzeldir. Sonra Hacer-i Esved tekrar istilam edilerek sa’y yapmak üzere Safa tepesine gidilir.
15: SAY NEDİR NASIL YAPILIR.
Sa’y” kelimesi; koşmak, hızlı yürümek anlamına gelmektedir. Hac ve umrede Kâbe’nin doğu tarafındaki “Safa” tepesinden başlayarak “Merve” ye dört gidiş, Merve’den Safa’ya üç dönüş olmak üzere bu iki tepe arasındaki gidiş-gelişe denir. Safa’dan Merve’ye her bir gidişe ve Merve'den Safa'ya her bir dönüşe “şavt” denir. Safa ile Merve arasındaki yaklaşık 400 metre uzunluğundaki yürüme alanına “Mes’a” denir.
Sa’y yapmak vaciptir. Sa’yın aslı, Hz. Hacer’in henüz kendisini emmekte olan oğlu Hz. İsmail için su ararken bu iki tepe arasında koşması hatırasına dayanmaktadır.
Hacer-i Esved istilam edilerek Safa tepesine çıkılır. “Allah’ım! Senin rızan için umre sa’yini yapmak istiyorum. Bunu kolaylaştır ve kabul eyle.” diye niyet edildikten sonra Kâbe’ye dönülerek tekbir, tehlil, salâvat okunur ve içtenlikle dua edilir. Sonra Merve tepesine doğru yürünür. Sa’y esnasında herkes içinden geldiği şekilde dua eder. İsteyenler dua kitabındaki sa’y dualarını okuyabilirler.
Yeşil ışıklı direklerin arasında, erkekler koşar adımlarla yürürler. Buna “Hervele” denir. Yeşil direkler arasında her gidiş ve gelişte: “Rabbim! Günahlarımızı bağışla. Bize merhamet et. Bize ikram et. Bizim bildiğimiz ve bilmediğimiz bütün kusurlarımızı biliyorsun, bunları affet. çünkü Sen mutlak güç, kerem ve ihsan sahibi olansın.” diye dua edilmesi güzel olur. Merve’ye varınca bir şavt tamamlanmış olur.
Burada da yine Kâbe’ye yönelerek tekbir, tehlil ve salâvat-ı şerife getirilip dua edilir. Sonra Merve’den Safa’ya doğru yürünür. Safa’ya varınca ikinci şavt tamamlanmış olur. Diğer şavtlar da aynı şekilde yapılır. Yedinci şavt tamamlandıktan sonra Merve’de Kâbe’ye karşı dönülerek dua edilir. İsteyen dua kitabında yer alan Sa’y bittikten sonra Merve’de okunabilecek duayı okuyabilirler. Fakat en güzeli, içe doğan duaların yapılmasıdır. Bundan sonra tıraş olup ihramdan çıkılır.
16: İHRAMDAN ÇIKIŞ
İhramdan ancak saçlar tıraş edilmek suretiyle çıkılır. Erkekler saçlarını dipten tıraş eder veya kısaltırlar. Kadınlar ise saçlarının ucundan bir miktar keserler. Kısaltmada saçların uçlarından alınacak miktar, parmak ucu uzunluğundan daha az olmaz. Tıraş olduktan sonra umre ihramından çıkılmış olur. Hac için tekrar ihrama girinceye kadar eşiyle cinsel ilişki dâhil, bütün ihram yasakları kalkar. İhramdan çıkma aşamasına gelmiş ihramlı kimseler, birbirlerini tıraş edebilirler.
Bu aşamaya gelmedikçe ihramlılar bir başkasını tıraş edemezler. Kıran ve ifrad haccına niyet edenler ihramlı kalmaya devam ederler. Bu aşamada kesinlikle ihramdan çıkamazlar. Temettu haccına niyet etmiş olanlar böylece umrelerini bitirip ihramdan çıktıktan sonra, hac için ihrama girinceye kadar Mekke’de ihramsız olarak kalırlar. Bu günlerini mümkün mertebe iyi değerlendirmelidirler. Beş vakit namazlarını Harem-i Şerifte kılmaya ve fırsat buldukça bol bol nafile tavaf yapmaya özen göstermelidirler. Uzaktan gelenlerin nafile namaz kılmak yerine, nafile tavaf yapmaları daha uygundur. Tavaf ve namazın dışında Mescid-i Haram’da Kur’an-ı Kerim tilaveti, dua, zikir ve tesbihatla meşgul olurlar. Hac için ihrama girinceye kadar böylece ibadetlere devam edilir. Zamanı gelince hac için ihrama girilip vakfe için Arafat’a çıkılır
17: ARAFAT VAKFESİ
“
Arafat
”177, Mekke’nin 25 km. güney doğusunda ova görünümünde düz bir alanın adıdır. Doğu, kuzey ve güneyi dağlarla çevrilidir. Hz. Âdem ile Havva’nın cennetten indirildikten sonra buluştukları yere “Arafat”, buluştukları güne “Arafe” denilmiştir.178 Arafat,
Hıll
bölgesinde
Harem
sınırları dışında kalır. Harem sınırı ile Arafat arasında
Urene
vadisi, Arafat’ın ortasında “
Cebel-i Rahme
” (rahmet dağı), batısında
Nemîre Mescidi
vardır.
Günümüzde Arafat, ağaçlandırılmış ve dokuz oto yol ile Müzdelife’ye bağlanmıştır.
Haccın aslî rüknü olan vakfe, Arafat’ta yapılır. Sözlükte belirli bir yerde bir süre kalmak anlamına gelen “
vakfe
”; bir hac terimi olarak, hac yapma niyetiyle ihrama girmiş olan bir kimsenin Zîlhicce ayının 9. günü zevalden sonra Arafat’ta bir müddet kalması demektir.
Arafat vakfesi yapılmadan hac ibadeti yerine getirilmiş olmaz. Şu ayetler, Arafat vakfesine işaret etmektedir:
“
Arafat’tan ayrılıp (Müzdelife’ye) akın edince Meş’ari Haramda Allah’ı anın
”
“
Sonra insanların akın ettiği yerden
(Arafat’tan)
siz de
akın edin
…”
Kureyşliler daha önceleri Müzdelife’de vakfe yaparlar, Harem ehli oldukları gerekçesiyle Arafat vakfesi yapmazlardı.181Yüce Allah bu âyet ile Arafat’ta vakfe yapılmasını kesin olarak emretmiştir. Peygamberimiz (a.s) da “
Hac, Arafat’tır
” buyurmuştur.
Arafat vakfesinin bir rüknü vardır, o da Arafat sınırları içerisinde belirlenen zaman diliminde kısa bir süre bulunmaktır.
18: MÜZDELİFE VAKFESİ
“
Müzdelife
”, Arafat ile Mina arasında Harem sınırları içinde bir bölgenin adıdır. Mina ile Müzdelife arasında “
Muhasır
Vadisi”, Müzdelife sınırları içerisinde Kuzeh dağı üzerinde
“
Meşar-i Harem
” adında bir tepe vardır. Akşam ile yatsı namazı cem edilerek kılındığı için Müzdelife bölgesine “cem” ismi verilmiştir.
Kur’an-ı Kerîm’de Müzdelife vakfesine, “
Arafat’tan ayrılıp (seller gibi Müzdelife’ye) akın edînce Meş’ar-i Haramda Allah’ı anın
” anlamındaki âyet işaret etmektedir.
Peygamberimiz (a.s.)
“
Kim burada (Müzdelife’de) (sabah) namazını kılar, sonra bizimle burada bulunur, öncesinde gece veya gündüz Arafat’ta vakfe yaparsa haccı tamam olmuştur.”
Müzdelife’de vakfe yapmak haccın
vacip
lerindendir
.
1. Müzdelife Vakfesinin Rüknü
Müzdelife sınırları içerisinde belirlenen zaman diliminde kısa bir süre bulunmak veya buradan geçmek
rükün
dür. Bir kimse bilerek veya bilmeyerek, uyanık veya uyuyarak, ayık veya baygın, oturarak, yürüyerek veya vasıta içerisinde, abdestli veya abdestsiz, cünüp, adetli ve loğusalı, niyetli veya niyetsiz olarak Müzdelife Vakfesini yapsa vacip yerine getirilmiş olur.
19: MİNA’DA YAPILAN GÖREVLER
“
Mina
”, Müzdelife ile Mekke arasında Harem sınırları içinde bir bölgenin adıdır.
Kurban bayramı günleri (Zilhicce 10, 11, 12 ve 13) Mina’da şeytan taşlama, kurban kesme ve tıraş olmak üzere 3 görev îfa edilir. Fecr-i sadık’a kadar veya gecenin çoğunu Müzdelife’de geçirmek Hanefîlere göre
sünnet
; Şafiî ve Hanbelî’lere göre
vacip
; Malikîlere göre gecenin herhangi bir saatinde kısa bir sürede olsa bulunmak
vacip
, fecr-i sadık’a kadar gecelemek ise
sünnettir
.